YOKLUĞA YÜRÜMELİ, ŞİİRE, SEVGİLİYE
YOKLUĞA YÜRÜMELİ, ŞİİRE, SEVGİLİYE
Kim haberlidir, şiirle sevgilinin bu dünyadaki yokluğundan? Sevgilinin yokluğu bilinir de, şiirin yokluğu pek bilinmez. Belki bir bölük şu’arânın gücüne gidebileceği içindir.
Şiir de yoktur bu dünyada, sevgili de. Birlikte yokturlar.
Peki, yoksalar, nasıl bilebiliyoruz yokluklarını? Hemen herkesin sevgilisi var, kitaplar, dergiler şiirle yüklü? Hayatımız hınca hınç sevgiliyle, şiirle doluyken, nasıl yok olurlar hayatımızda? Hiçbir yerde mi sevgiliyle şiir? Yoksa her yerde mi?
***
Şiirle sevgili aynı ülkede otururlar. Şiiristan ve Sevgilistan aynı ülkenin sınırları içindedir. Bu şiiristanı ve sevgilistanı kuşatan ülkeye Var-yok-varistan denir.
Şiiristan ve Sevgilistanın kapıları yalnızca Varistanda yaşayanlara kapalıdır. Onlar sevgilinin gölgesini koklar, şiirin iğreti kopyasını okurlar, yazarlar. Varistan ülkesinde yaşayanlar, bu dünyada yalnızca var kalmaya, mevcut olmaya çabalayanlar, sevgiliye de şiire de duramazlar. Şair, Varistanı terk edebilendir. Sevgili de Varistanı haram etmiştir kendine. Varistanlı sevgili kullanılan sevgilidir. Aracıdır. Dünyayı Varistanda yaşıyorsanız şiir de yoktur, sevgili de. Mevcutlar, var kalanlar âlemine kapalıdır, sevgilinin, şiirin penceresi, kapısı.
Varistanda yokluklarıyla şiir ve sevgili kardeştir. Yazgıdaştır. Sevgili ve şiirin kader ortaklığı nereden gelmektedir? Şiirle sevgili neden bu dünyada yokluklarıyla bir aradadır?
Varistan ülkesinde yaşayanların temel yaşam kaygılarında şiirin, sevgilinin yeri yoktur. Ne olursa olsun var kalmak, hayatta kalmak temel kaygısı, yaşanan zamanı var kalma strateji ve taktikleriyle doldurur. Şiir, estetik duruşun; sevgili, ahlak duruşunun bir başarısıdır. Varistanda estetik de ahlak da var kalma telâşının buyruğuna girmiştir. Var kalma, estetiği de, ahlakı da ezmiş, sindirmiş; onları amaçları doğrultusunda kullanabileceği araçlar haline getirmiştir.
Dünya çoğunlukla Varistanda yaşıyor. Varistanlı sözde sevgililere âşık olunuyor. Varistan vatandaşı sözde şairler yazdıkları manzumelere şiir diyorlar. Varistanda sıkışmış bu dünyanın insanları ülkelerinde olmayanların farkında değiller.
Şiir de sevgili de Varistanda yaşayanların temel derdi olan var kalma savaşımının olmazsa olmaz, onsuz olunamaz parçası değiller. Varistanda yaşayanlar, şiirsiz, sevgilisiz yaşayıp gidebilirler. Belli belirsiz hissettikleri şiir, şiirsiz şiirdir. Kopyadır. Gölgedir. Akılla, kurnazlıkla, var kalma kaygılarıyla yazılmıştır. Belli belirsiz hissettikleri sevgili, dürtü kabalığı ile yaşanan sevgilidir. Sevgi, güven, onanma, çoğalma gereksinimi odağında, işlenememiş, yaratılamamıştır.
Var kalma tavrıyla ne şiir ne de sevgili yaşanabilir. Varistanlı vatandaşlar, zekâları, var kalmayı hedefleyen akılları, bu amaçla biriktirdikleri bilgileriyle Varistan kurnazlığını kullanarak şiiri de, sevgiliyi de yaşadıklarını düşünürler. Varistanlı, yazgısını bu ülkenin dışına çıkarak değiştirebilir.
Varistan tavrı, düzleyici, çerçeveleyici, kullanıcı, yerleştiricidir; ne denli özgür, tahammüllü, müsamahalı görünürse görünsün dogmatik bir tavırdır. Sevdiğini düşünen insana örneğin, belli bir sevgili imgesi dayatır, onu anlamak istemez. Onun ötekiliğini, farklılığını, kendine özgü, özerk varlığını kabul etmez. Ondan öğrenmeyi değil, ona öğretmeyi düşünür.
Şiirin yalnızca kelimelerden oluştuğunu sanır. Kelimelere hükmedip, kafasındaki düşünme kafesinde hapsedebileceğini düşünür. Şiirin Varistandaki retorikten başka bir şey olmadığı yanılgısı içindedir. Sevgiliyi kullanabildiği gibi şiiri de kullanabileceğini sanır. Şiiri yönetmeye kalkar. Kendini şiire bırakamaz. Kafasında şiir diye bellediği kalıpların tutsağıdır.
Şiir de sevgili de inşâ edilerek bulunabilir. Onları hazır bulacağımız bir yerde beklemezler bizi. Emek isterler bizden. Sevgiliyi de şiiri de çalışmak gerekir.
Sevgili de şiir de bizden doğurmayı bekler. Platon’un Şölen diyaloğunda Diotima adlı bilge kadının sevgi tanımında vardır doğurma. Meydana getirme. Ortaya koyma. Oysa Varistanlı “mevcutlar” arasında bulur sözde şiiri ve sözde sevgiliyi.
Varistanda şiirin ve sevgilinin yokluğunu sezenler vardır. Onlar bu yokluğu sahtecilikle doldurmaya çalışırlar. Yokluğu duymaya çalışırlar, Varistan kafesinden çıkamadıkları için duyamazlar. Duymuş gibi yaparlar. Kurnaz, sahtecidirler.
Yokluğu sezerler de memur gibi çalışıp kapamaya çalışırlar. Memur gibi şiir yazarlar, memur gibi sevgili arar, sevgili yaşarlar.
Varistanlılar, şiirin de sevgilinin de bilgi ve yaşanmışlıkla doğurulabilecek bir donanımı gerektirdiğini anlamak istemezler. İsteyenler, bu donanıma sahip olduğunu sanan kurnazlar ya da memurlardır.
***
Bu dünya yalnızca Varistandan mı oluşuyor? Varistanlılar öyle sanabilir. Bu dünya yalnızca Varistandan oluşsaydı ne şiir ne de sevgili olurdu kültürümüzde. Varistana gölgesini düşürdüğüne göre şiir de sevgili de bir yerlerde.
Elbette bir “idea” dünyası, bir öte dünya, düz anlamıyla “mistik” dünya düşünmüyorum şiir ve sevgili için. Şiir Şiiristanda, sevgili Sevgilistanda derken, “totolojik”, “düz” bir söz söylemiş olmuyorum. Asıl olan yaşantıdır. Varistan, insanın bir yaşantı ufkudur! Dünyayı belli bir ufuk içinde yaşantıladığımda, bu yaşantıma bir uzam giydirip ona Varistan diyorum. Bu ülkede yaşayanlar yaşadıklarına “var” diyorlar, çünkü. Şiiri ve sevgiliyi kendi yaşantılarında bulduklarını söylüyorlar. “Var”la sınırlı oldukları için, şiirin ve sevgilinin kendi ülkelerinde olmayabileceğini düşünemiyorlar. Onların yaşantı ufuklarında şiir ve sevgili yok. Sözcükleri var. Ufukları olmadığı için “başka bir şeye” şiir ve sevgili diyorlar. Bu ufku hazırlayacak tavırları yok. Yaşantılarındaki duruş, sevgilinin ve şiirin yaşantı ufkunu oluşturacak anlam ufkuna ulaşmayı sağlayamıyor.
Tavır alma ve anlam verme olanağının beslediği yaşantıyla varılabiliyor şiire ve sevgiliye.
Varistanda şiiri yaşanır kılacak tavır baskın değil. Sevgiliyi de ortaya çıkaracak tavır pek bilinmiyor. Şiire ve sevgiliye nasıl bir değer yüklemeliyiz ki onlar yaşanabilsin? Nasıl yaklaşmalıyız şiire, sevgiliye de, çıkıversinler karşımıza? Böyle bir soru, Varistandaki hayata egemen olan bir soru değil.
***
Şiirin ve sevgilinin yaşanabileceği bir yaşantı ufku nasıl gerçekleşir? Başka türlü söylersek, Şiiristan ve Sevgilistan nerededir? Neden şu yaşadığımız sıradan dünyada, Varistanda değildir?
Varistanda yaşayan kimileri, Sevgililer ve Şairler, Varistanın ördüğü tinsel kafesin dışını duyuyor, arıyorlar. Aranıyorlar.
Dünyadadır aradıkları. Dünyanın Varistanında değil ama. Peki, dünyanın neresine düşer Şiiristan, Sevgilistan?
Varistanda yaşayıp da hayatında hiç Şiiristana, Sevgilistana yolu düşmemiş bunca insan varken nasıl sorulur yolu oraların?
Bir yolu olmalı. Yoksa biz Varistanlıların dilinde bu sözcükler, “şiir” ve “sevgili” neden olsun ki? Birileri bulmuş onları vaktiyle, nasıl bulduysa.
***
Yokluğu yoklayanlardan mısınız? Sevgili yolu oradan başlıyor, şiirin yolu.
Neden sevgiliyle şiiri bir tutuyorsun diye sorulmalı mı hâlâ? Kapısı bir, birdir kapısı.
Bu yaşantı ufkunda gördüğüm, yaşadığım şiir, şiir değil. Bu yaşantı ufkunda seviştiğim sevgili, sevgili değil. Onların anlam ufkundan rahatsızım. Bu tavrın varlıkları değil onlar. Bu tavırla ulaşamam onlara. Yoklar. Yokluklarının sınırında, onların değilindeyim. Bu şiir, şiir değil; bu sevgili, sevgili değil. Bu Varistan dünya değil. Nerede benim Değilistanım?
Yokluklarının izinde yürüyorum. Varâleminin geçilmez duvarlarını arayışımın dinamitiyle yıkmaya çabalayarak.
Değil’in boşluğu, Olur’un yokluğu ile geçiyorum Varistandan Sevgiliye, Şiire.
Yokluklarının iz sürücüsüyüm bu dünyada, yokluklarının üstüne gidiyorum.
Sürülebiliyorsa izleri, uçurumu göze alınıyorsa Varistandan çıkmanın; uyduruk manzumeler budalası, sığ sevgili taslaklarının yokluğuna çıkmanın belâsı üstleniyorsa.
Bulamamanın ağır acısını taşıyacak can, yoklukta yitip gitmeyi çoktan göğüslemeye hazırsa: Şiir de bekleyebilir sizi, sevgili de.
Bulamasanız da olur. Şunu dersiniz en azından: Ben bulamadım ama yokluğundan yürüdüm.
Varistandan yokluğa çıktım, şimdi döndüm yine Varistandayım. Artık Varistan o Varistan değil. Yokluğa gidip, arayıp döndüm. Ben şimdi Var-yok-varistandayım. Gidip gelmişim. Yokluğa değmiş, varlığa ermişim. Yunus gibi ne varlığa sevinirim ne yokluğa erinirim. Yokluğunla arınırım, Sevgili. Yokluğunla bulunurum. Bulurum.
Yokluğunla arınırım, Sevgili. Yokluğunla bulunurum. Bulurum.
Yokluklarının ufkunda yaşamadığımız Sevgili, sevgili değildir.
Yokluğunun tınısı gelmeyen şiir, şiir değildir.
Varistanda, yokluğa gidip gelmişlerin yalnızlığını bilen Sevgililer hâlâ yok mudurlar?
--------------------------------
Aralık 2011, Ankara