DÜŞÜNMEK YAŞANMAKTIR

DÜŞÜNMEK YAŞANMAKTIR

DÜŞÜNMEK YAŞANMAKTIR

            1. İnsan candır. Can, dünyada, ilişkileri, duyguları, değerleri, verdiği anlamları ve düşünceleriyle yaşar.

            2. Düşünmek yalnızca “zihnin” içinde olup bitmez. İnsan canıyla düşünür.

            3. Canıyla düşünmeye yaşanma diyorum. Alışılmış anlamıyla “düşünceyi” bu açıyla yorumluyor, ona yaşanım diyorum.

            4. “Yaşamak”tan türetilen “yaşanma” hem dönüşlü hem de edilgin özellikler taşıyor.  

            5. “Yaşanma” dönüşlü özelliğiyle “kendi kendimize”, “özerk” olarak gerçekleştirdiğimiz yaşamayı belirtiyor. (Örneğin, “taranma” gibi!)

            6. Dolayısıyla yaşanan kişi bu süreci kendi başına, kendi gücüyle, özerk olarak gerçekleştirmektedir. Yaşanmaya düşünme dediğimiz için, bu anlamıyla düşünme özerk biçimde gerçekleşiyor!

            7. Geçişli bir fiil olarak “yaşamak”ı şu örneklerde görelim.

            a) Çok tuhaf bir olay yaşadım.

            b) O insanın çok güzel hallerini yaşadım.

            c) Onun düşüncelerini, duygularını, insan olarak varlığını yaşadım.

            8. Bunların edilgin hallerini görelim.

            a) Çok tuhaf bir olay yaşandı. (Birileri bu tuhaf olayları yaşadı.)

            b) O insanın çok güzel halleri yaşandı. (Birileri bu halleri yaşadı.)

            c) Onun düşünceleri, duyguları, insan olarak varlığı yaşandı. (Birileri onun düşüncelerini, duygularını, insan olarak varlığını yaşadı.)

            9. İşte, düşündüğümüzde, yaşandığımızda, özerk bir durumda Birileri tarafından yaşanmaktayız. Düşünürken “içimde kalmıyor”, “içimin duvarları arasında sıkışmıyorum.” Düşündüğümde, bu yeni anlamıyla, birileri tarafından düşünüldüğüm de ortaya çıkıyor. (Solipsist düşünme yok!) Düşünürken evrenle ilişki halindeyim. Özerk olarak gerçekleştirdiğim düşünme evrende yerini buluyor. Düşünceyi yaşadığımda düşünüyorum, düşünen bir varlık olarak düşünülüyorum. Peki, yaşanmanın bir yorumu olarak “düşünülmek” ne demek?

            10. Yaşanılmak demek. Yaşanılmak yerine yaşanmak diyorum. Dilbilgisi açısından hem dönüşlü hem edilgen. Yaşıyorsan yaşanıyorsun. Var olanlarla, evrenin tüm varlıklarıyla (fiziksel, düşünsel!) can olarak ilişki halindesin. Düşünmek, bu ilişkiyi duymak, var olanlara bu bağlanmışlığımıza yanıt vermek, yorum getirmektir.

            11. Var olanlar arasında bir var olanız biz insanlar. Doğuyoruz, bulunuyoruz. (Mevcut oluyoruz!) Bulunma anlam tohumu taşımaktır. Her varlık, her süreç uzam zaman içinde olduğunda anlam tohumundan kaynaklanan anlam alanı taşır. Örneğin, bir taşın, bir deniz dalgasının, gökyüzünde devinen cisimlerin, anımsadığımız olayların, insanların düşündüğü sorunların, kavramların, soyut nesnelerin, kuramların anlam tohumları ve anlam alanları vardır.

            12. Biz anlam tohumlarının oluşturduğu anlam alanlarına kendi anlam alanımızla gireriz. Bulunan (fiziksel ya da düşünsel olarak var olan) varlıkları buluruz. Bu buluşmada  o anlam alanını etkiler, o anlam alanından etkileniriz.

            Bebek doğar, bulunur. Annesine ya da bakıcısına yönelir, onu bulur. Onunla buluşur. Bulunan, anlam yayar, anlam alanı oluşturur; bulan bulduğuna anlam verir. Bulanla bulunanın anlam alanları etkileşir, buluşma oluşur. Buluşma bir anlam olayıdır.

            13. Bulunanların anlam alanları arasında anlam ağları vardır. Anlam, bir anlam tohumu olan erkeden (enerjiden) kaynaklanır. İnsan erkeyi anlam olarak duyar; ilk haliyle bir “tohum”dur bu anlam, süreç içinde oluşumlar geçirir.

            Anlam ağları anlam iklimlerini oluşturur. O iklimlerde yaşamayı sürdürürüz. Birbirimizin anlam alanlarında buluşuruz. Birbirimize varır, varışırız. Birlikte var oluruz. Varışımızla var olur, barışır, savaşırız. Bulunuruz, buluruz, buluşuruz. Anlamlar sunarız yaşama, yaşamımızı hayata dönüştürürüz.

21 Ocak 2024, 21:10 | 400 Kez Görüntülendi.

Yazı Detay Reklam Alanı 728x90

TOPLAM 0 YORUM

    Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorum Yapan Sen Ol.

YORUM YAP

Lütfen Gerekli Alanları Doldurunuz. *

*